Böbrek taşı bilgilendirme

Böbrek taşı bilgilendirme

İdrar yolu taşlarının, böbrekte veya idrar yollarının herhangi bir yerinde oluşan, idrarda çözülemeyen ve atılamayan kimyasal maddelerin zamanla kristalleşmesi ve birikmesi ile oluşan sert cisimlerdir. İdrar yolu taş hastalığı, idrar yolu iltihapları ve prostat hastalıklarından sonra boşaltım sisteminin en sık rastlanan sorunudur. Son 20-30 yıl içinde böbrek taşı görülme sıklığında bir artış olduğu bildirilmektedir. Bu artışın kesin sebebi bilinmemekle birlikte beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklere ve az sıvı alımına bağlı olduğu düşünülmektedir.

Böbrek taşı nasıl oluşur?

Böbrekler vücudumuzun filtre sistemi olarak çalışırlar. Kan sürekli olarak böbreklerden süzülürken yararlı maddeler emilir, istenmeyen maddelerse idrarla dışarı atılır. Genellikle idrar çok konsantre (yoğun) ise böbrek taşı oluşma riski artar. Konsantre idrar içerisinde atılan tuzlar ve mineraller böbreklerin iç yüzeyinde tübül denilen ünitelerde zamanla taşa dönüşecek kristaller halinde çökeltiler oluştururlar. Zamanla bu kristaller birleşerek taş haline gelir.

Böbrek taş hastalığı (Nefrolitiazis), idrarda yüksek seviyelerde kalsiyum (hiperkalsüri), okzalat (hiperokzalüri) veya ürik asit (hiperürikozüri) olduğunda ve bunlara ek olarak kristallerin birbirine yapışmasını engelleyen sitratın az miktarda bulunması ya da yetersiz sıvı alımına bağlı idrarın daha konsantre olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu süreç, istiridye içerisine giren bir parça kum tanesinin zamanla inciye dönüşmesine benzetilebilir. Taşların büyüklüğü ufak bir pirinç tanesinden bir mandalinaya kadar değişebilir.

Böbrek taşına bağlı şikayetler nelerdir?

Böbrek taşlarının çoğunluğu bulgu vermez, başka bir sebeple yapılan radyolojik incelemeler sırasında saptanır. Eğer taş büyükse ve böbrek havuzcuğunda tıkanıklığa yol açmışsaağrı ve enfeksiyona sebep olabilir. Taş hareket edip üreter adı verilen böbrekle mesane arasındaki kanala girerse idrar akışını tamamen engelleyerek kolik denilen çok şiddetli ağrıya yol açabilir. Ağrı bel bölgesinden başlayarak kasığa doğru yayılır ve hastalarda bulantı, kusma, karın şişliği gibi ek yakınmalara yol açabilir. Taşın idrar yollarını zedelemesine bağlı idrarda kanama görülebilir.

Böbrek taşı tanısı nasıl konulur?

Böbrek taşlarının bir kısmı rastlantısal olarak teşhis edilirler. Check-up programlarında ultrasonografinin yaygın kullanılması ile günümüzde herhangi bir yakınmaya yol açmadan tanı konulan taş hastalığının sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Diğer yandan bel ağrısı, tekrarlayan idrar yolları iltihabı veya idrarda kanama gibi yakınmalar hastayı hekime getiren unsurlardır. Bu yakınmalarla başvuran hastalarda aşağıdaki incelemeler yapılarak tanı konulması mümkün olmaktadır.

Direk Üriner Sistem Grafisi (DÜSG): X ışını kullanılarak çekilen bu film ile saydam olan (opak) böbrek taşlarının çoğunluğu görülebilir. Opak olmayan taşlar veya küçük üreter taşları bu teknikle görüntülenemez.

Ultrasonografi: Bu yöntemde iç organları izlemek için yüksek frekanstaki ses dalgaları kullanılarak elde edilen veriler bir bilgisayar yardımı ile ekranda görüntü haline getirilir. X ışını kullanılmadığından güvenli bir yöntem gibi gözükmesine rağmen özellikle üreterde yer alan küçük taşları göstermede yetersizdir.

İntravenöz Pyelografi (İVP): Bu yöntemde damar içerisine verilen bir kontrast madde aracılığıyla aynı anda hem böbreklerin anatomisi hem de fonksiyonlarını incelemek mümkün olmaktadır. Bu yöntemle taşların böbrek içerisindeki yerleşimleri ve böbrekte oluşturdukları hasar hakkında detaylı bilgi alınabilmektedir. Kontrast maddeye allerjisi olanlar, hamileler ve böbrek yetmezliği olanlarda bu teknik uygulanmamalıdır.

Spiral Bilgisayarlı Tomografi (BT): Bir X ray yöntem olan ince kesit üriner BT günümüzde böbrek taşlarının değerlendirmesinde altın standart yöntem haline gelmiştir. Dakikalar içerisinde yapılabilen bu inceleme ile milimetrik taşlar bile saptanabilir.

Böbrek ve idrar yolları taşlarının %80’i kalsiyum içeren taşlardır. İdrarda bazı maddelerin yoğunluğunun taş oluşumunun yönlendirici gücüdür. Özellikle beslenme tarzı ve iklim özellikleri gibi çevresel etkenler, idrarda atılan kristallerin yoğunlaşmasına, kümeleşmesine ve birikip ‘taş’ oluşumuna sebep olmaktadır. Kristal yoğunlaşması ve taş oluşumu, böbrekte ‘nefron’ olarak adlandırılan ve her böbrekte bir milyon kadar olan tubüler (boru şeklinde) yapılarda başlamaktadır. Nefronların görevi, kanı süzmek ve atılması gereken artıkları idrar olarak atmaktır. Yoğunlaşan kristaller, idrarın daha yoğun olduğu tubüler sistemin sonuna doğru birikir ve tubüllerin duvarına yapışır.

Günlük sıvı alımı 1.52 lt’nin altında olanlarda, taş hastalığı riski daha fazladır. Diyet yaparken; kalsiyum, oksalat, sodyum ve karbonhidratların gereğinden fazla alınması, yetersiz miktarda turunçgil tüketimi ve aşırı derecede güneş ışınlarına maruz kalmak taş hastalığı için risklidir.

Böbrek taşı tanısı konulan hastalarda başka tetkikler yapılmalı mı?

Yapılan çalışmalar taş oluşumunu engelleyici önlemlerin alınmadığı hastalarda 5 yıllık bir süre içerisinde yaklaşık %50 oranında yeniden taş oluşumu gerçekleştiğini göstermiştir. Bunu önlemek amacıyla tekrarlayan taş oluşumu sözkonusu olan hastalarda veya yeniden taş oluşum riski taşıyanlarda bazı değerlendirmeler yapılarak yeniden taş oluşumunu önlemeye yönelik birtakım tedaviler uygulanmaktadır. Metabolik değerlendirme denilen bu araştırma için 24 saatlik idrar toplanmakta ve idrarda kalsiyum, ürik asit, sitrat ve okzalat düzeylerine bakılmaktadır. Aynı anda kan örneği de alınarak kanda kalsiyum, inorganik fosfat ve parathormon düzeyleri belirlenmektedir.

Böbrek taşları tedavi edilmeli midir?

Böbrek havuzcuğunda (pelvis) yerleşik taşlar mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavi edilmediğinde böbrekte fonksiyon bozukluğuna ve iltihaba yol açabilirler.

Böbreğin içindeki kaliks adı verilen ceplerin içinde bir taş saptanır ise çoğunlukla sessiz seyreden bu durum bir probleme yol açmaz. Kaliks taşları bulundukları yerde büyüyebilir veya hareket edip üreter kanalına girerek ağrı, kanama, iltihap gibi yakınmalara yol açabilir. Bu nedenle kalis taşları tedavi edilmelidir.

Böbrek taşının oluşumu önlenebilir mi?

Yaşam ve beslenme tarzında birkaç değişiklik yaparak yeni taş oluşma riski azaltılabilir. Daha önceden uygulanan, katı kısıtlamalar içeren diyetlerin çok gerçekçi olmadığı ve hastaların büyük kısmının bu kısıtlamalara uymakta güçlük çektikleri gösterilmiştir. Hastalar yüksek miktarda sıvı almaya teşvik edilmelidir. Bu, bileşimi ne olursa olsun bütün idrar yolu taşlarında geçerli bir öneridir. Erişkin bir insanın 24 saatlik idrar hacmi 2 litrenin üzerinde olmalıdır. Sıvı alınması 24 saat içerisine eşit olarak dağıtılmalı ve sıvı kaybı varsa özellikle dikkatli olunmalıdır.

Hastalarda aşırıya kaçmamak koşuluyla bütün besin gruplarını içeren karma ve dengeli bir beslenmeye ihtiyaç vardır. Lif içeren besinler ve faydalı etkileri nedeniyle sebze, meyve tüketimi teşvik edilmelidir. Ancak okzalat bakımından zengin olan sebze ve meyvelerden (ıspanak, kakao, çay yaprakları, ceviz, buğday kepeği) sakınmak gerekir. Bu önlem özellikle idrarında yüksek miktarda oksalat bulunan hastalarda önemlidir.

C vitamini taş oluşum riskini arttırmaksızın günde 4 gr kadar alınabilir. Hayvansal proteinler aşırı miktarda tüketilmemelidir. Hergün tüketilen hayvansal protein miktarının 150 gr/gün olarak sınırlandırılması önerilmektedir. Alınan kalsiyum miktarı, bu yönde önerilerde bulunmak için güçlü bir neden olmadıkça sınırlanmalıdır. Diyetle hergün alınması gereken kalsiyum miktarı 800 mg.dır ve genelde bunun 1000 mg. olması önerilmektedir. Yemeklerle birlikte ilave kalsiyum alınmasını gerektiren enterik hiperoksalüri dışında kalsiyum takviyesi önerilmemektedir.

Hiperürikozürik kalsiyum oksalat taşı hastalığında, ayrıca ürik asit taşı hastalığı olanlarda ürat bakımından özellikle zengin olan besinlerin (karaciğer, böbrek, kümes hayvanlarının derisi, ringa balığının derisi, sardalya, hamsi ) tüketilmesini sınırlamak gerekir. Diyetteki ürat miktarı günde 500 mg. aşmamalıdır.

Bu makale 30 Mayıs 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Ömer Ozan Yıldızlı

Op. Dr. Ömer Ozan Yıldızlı, 1983 yılında Sivas'ta doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından  Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı Tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp doktoru unvanı almıştır.

İhtisasını ise, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamlayarak Üroloji uzmanı olmuştur.

Op. Dr. Ömer Ozan Yıldızlı, mesleki çalışmalarını Kocasinan Kayseri'de bulunan Özel Dünyam Hastanesi'nde devam ettirmektedir.

Etiketler
Böbrek taşı tedavisi
Op. Dr. Ömer Ozan Yıldızlı
Op. Dr. Ömer Ozan Yıldızlı
Kayseri - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube