Ankilozan spondilit (AS), klinik seyri kişiden kişiye büyük ölçüde değişebilen kronik bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkma şekli cinsiyet yaş meslek ve genetik duruma göre farklılıklar gösterebilir. Hastalığın kesin tanısı konulmadan önce, öncü belirtilerin olabileceği unutulmamalıdır. Bazen yalnızca halsizlik veya göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, omuz ağrısı, ayaklarda ağrı, topuklarda ve ayak altında yanma, ayakların üzerine basamama şeklinde şikayetler olabilir. Çoğunlukla aklımıza ilk önce AS' yi getirmeyen bu belirtiler belki de hastalığın öncü belirtileridir. Bu şikayetlerle gelen hastalarda, İlgili branşlarda dahil çoğunlukla hekimlerin aklına Ankilozan Spondilitin gelme olasılığı düşüktür.
SEMPTOMLAR
Semptomlar genellikle ergen ve yetişkin çağlarda (17 - 45 yaş aralığında) ortaya çıkmaya başlasa da, aslında nadirde olsa her yaş grubunda görülebilir. Bu hastalık erkeklerde daha fazla görülür. Erkeklerle o kadar özdeşleşmiş bir hasalıktır ki bir çok hekimin aklına bel ağrısı ile gelen kadın bir hastada ilk olarak bu hastalık pekte gelmez. Kadınların kilo poblemleri ve sık sık bel ağrısı sorunlarının olası tanı gecikmelerine neden olmaktadır. Kadınlar, gerçek tanı konulamadan bel fıtığı başlangıcı fibromiyalji veya somatizasyon tanıları ile yıllarca yaşamak zorunda kalabilirler. Özellikle doğum sonrasında ortaya çıkan ve aylarca süren şikayetlerde AS tanısı düşünülmelidir. Gebelik ve doğum süreçleri sonrasında ortaya çıkan bel ağrılarında, yoğun bir şekilde görülen D vitamini eksikliği ve mekanik olarak sakroiliak bölgede görülen sıkışmaya bağlı sakroileit göz ardı edilmemelidir.
AS'nin en belirgin erken belirtileri, birkaç hafta veya ay boyunca kademeli olarak ortaya çıkan bel ve kalçalarda tekrarlayan ağrı ve sertliklerdir. İlk başta, rahatsızlık sadece bir tarafta veya her iki tarafta hissedilebilir. Ağrı lokalize olmaktan ziyade genellikle donuk ve dağınıktır.
Ağrı ve sertlikler, sabah ve gece boyunca daha kötüdür, ancak gün içerisinde ılık bir duş veya hafif egzersizlerle ''hastaların tabiri ile'' dakikalar bazen saatler içerisinde açılırlar. Hastalar bu ağrıyı tarif ederken kilitlendiklerini hareketlerinin kısıtlandığını veya ne yaparlarsa yapsınlar ağrının geçmediğini söylerler. Ağrı dışında, AS'nin erken evrelerinde hafif ateş, iştahsızlık veya genel rahatsızlıklarda görülebilir. Yıllar içerisinde ağrı tipik olarak kalıcı hale gelir (kronik) ve her iki kalçada da hissedilir. Aylar veya yıllar geçtikçe, sertlik ve ağrı omurgaya ve boyuna yayılabilir. Başta sakroiliak eklem olmak üzere Kaburga, omuz, bacak, uyluk ve topuklara yayılan ağrılarda sık görülmektedir.
AS'nin bazı hastalarda farklı bir şekillerde başlayabileceği de unutmamamalıdır. Kadınlarda atipik olma ihtimali daha yüksektir. Örneğin, AS tanısı almış kadın hastalarımızdan biri şikayetlerinin belden ziyade boyunda başladığını söylemişti. Hatta başka bir hasta ise gögüste sıkışma hissi oluştuğunu Göğüs Hastalıkları ve Kardiyoloji bölümlerine gittiğini bir şey bulunamadığını, yıllar sonra AS tanısı konulduğunu anlatmıştı. Bu nedenle kadınlarda teşhis koymak daha da zordur. Yıllarca bel ağrısı çeken hastalarda ilgili branş hekimlerinin dikkati sayesinde AS teşhisi anca konulabilmektedir.
YORGUNLUK
Ağrı ve sertlikler dışında özellikle sedim ve crp değerlerinin yüksek olduğu hastalarda değişen seviyelerde yorgunlukta görülür. Vücut, iltihapla başa çıkmak için çokça enerji harcar ve böylece yorgunluk ortaya çıkar. Genellikle hastaların polikliniklerde ilk söylediği en yaygın şikayetlerden birisi halsizlik ve yorgunluktur. Biz hekimler genelde pekte bu şikayetlere önem vermez ve hastanın diğer şikayetlerini dinleriz. Ancak ankilozan spondilit gibi kan değerlerinde anormallik olmayan kronik hastalıklarda bu durum çok önemsenmelidir. Halsizliği olan hastaların hemen tetkikleri yapılır ve anormal bir şeyler aranır. Hemoglobin, üre, kreatinin, alt, ast, Na, K, Ca, Mg, CRP, Sedim, RF, B12, D Vit gibi temel testlere bakılır şayet bu değerlerden biri eksik çıkmış ise tüm şikayeti buna bağlanır. Hemen eksik olan yerine konulmaya çalışılır ve hasta gönderilir. Aynı hastayı tekrardan görme ihtimali çoğunlukla olmadığından, hastalarda geçmeyen şikayeti nedeni ile doktor değiştirerek dertlerine deva arar dururlar.
inflamasyondan kaynaklı kronik hastalık anemiside, genel bir yorgunluk hissine katkıda bulunabilir. Halsizliği laboratuvar veya görüntüleme olarak ortaya koymak mümkün olmadığından önemli bulgu yoksa hasta bazen depresyon düşünülürek psikiyatriyede gönderilebilir.
EŞLİK EDEN DİĞER BELİRTİLER
Entezit, bir ligamanın veya tendonun kemiğe bağlandığı bölgenin iltihaplanması nedeniyle oluşur. AS 'li hastalarda entezit, sakroiliak eklem dışında uzak bölgelerde en sık topuk bölgesinde görülür. Hastalar ayaklarının üzerine basamaz aksayarak yürürler. Hastalığın aktivitesine göre uzun sürebilir. Çoğunlukla kalıcı değildir hastalığın şiddeti azaldıkça şikayetlerde azalır ve normale döner.
Üveit, irit (göz iltihabı) AS' ye eşlik edebilir. AS hastalarının yaklaşık üçte biri en az bir kez göz iltihabı yaşamaktadır. İrit veya üveit belirtileri şunlardır: Gözler ağrılı, sulu ve kırmızı hale gelir, bulanık görme ve parlak ışığa duyarlılık görülür. Bu şikayetlerin görmezden gelinmesi mümkün değildir. Bu şikayetler hastayı hemen göz doktoruna götürür. Bir çok Ankilozan Spondilit tanısı üveit teşhisi sonrasında konulmuştur. Yıllarca tanı konulamayan bel ağrılarının, üveit sayesinde AS olduğu anlaşılmıştır.
Crohn Hastalığı veya Ülseratif Kolit in Ankilozan spondillite eşlik edebileceği bilinen bir gerçektir. Bazen özce inflamatuvar bağırsak tanısı sonra AS tanısı konulur bazende tam tersi olur.
ÇOCUKLUK YAŞ BELİRTİLERİ
Periferik eklemlerde iltihaplanma ve ağrı AS'li çocuklarda daha yaygındır. Sırt ağrısı olmadan diz ağrısı şişlik ayak tabanlarında yanma batmalar bazen yüksek ateş eşlik etmesi bazende karın ağrısının olması AS tanısını koymayı oldukça zorlaştırmaktadır. Çocuk hastalarda Ankilozan spondilit Romatoid Artrit, FMF ve nadirde olsa Behçet Hastalığı ile karışabilir.
TANI
AS tanısı koymak hiç de o kadar kolay değildir. Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi bizim ülkemizde de teşhislerde gecikmeler olmaktadır. Amerika da yapılan bir çalışmada AS tanısı 3-12 yıl gecikmektedir. Buradaki sorun hem hekim kaynaklı hemde sağlık sistemi kaynaklı olabilir. Hastaların hekime ve tetkiklere ulaşması zorlaştıkça tanıda da gecikmeler olmaktadır. Avrupa ve Amerika'daki tanı gecikmelerinin nedeni kanımca insanların hekime ve tetkiklere ulaşmasındaki sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bizde ise sorun bu hastalar bir çok hasta arasıda kaybolması ve dertlerini yeterince ifade edememeleridir. Bazen de biz hekimlerin bel ağrısı problemlerinde ilk olarak aklına bu hastalığın gelmemesidir.
ÖZETLE;
Hastalarda ve hekimlerde bu hastalığın farkındalığı arttırılırsa tanı konulması daha erken yaşlarda olacaktır. Hastaların erken teşhis ve tedavisi her hastalıkta olduğu gibi AS de de çok önemlidir. Ankiloz dediğimiz tüm AS'li hastaların kabusu olmuş bu durumun belki de önüne geçmek bir nebze dahi olsa mümkün olacaktır.
Sağlıklı bir ömür dileği ile ...