Anda olduğunun farkında mısın?

Anda olduğunun farkında mısın?

Gün içinde binlerce anı yaşıyoruz, binlerce anıyı da kaydediyoruz. Bu anıları yaşarken kaç tanesini fark ediyoruz? Kaç tanesine dikkat ediyoruz ya da dikkat ettiğimiz anlarımızı nasıl karşılıyoruz? Yaşadığımız acı verici deneyimlere teorikte nasıl tepki vermemiz gerektiğini bilirken pratikte neden acılarımızı ıstıraba dönüştürüyoruz? ‘’Neden’’ sorusuna cevap bulamadığımız her üzücü deneyime neden takılı kalıyoruz? Bu deneyimlerin içinde kendimize nasıl yaklaşıyoruz?

Değişen ve dönüşen dünyada mutlulukla olan ilişkimizi, mutlu olabilmek için kendimizi mutsuz etmek üzerine kuruyoruz. Modern dünya eskiyi hiç gözünün yaşına bakmadan çabuk tüketiyor, yeniye ise büyük bir açgözlülükle kol kanat geriyor. Etrafımızda dikkatimizi çekmek için yarışan birçok “ilgi figürü” var. Neye dikkatimizi vereceğimizi bilmekte, odaklanmakta, istikrarlı olmakta, sürekliliği sağlamakta her geçen gün daha da zorlanıyoruz.

 Modern dünyaya karşı daima yeniliğe, popülariteye, daha ihtiyacımızı bilmeden sahip olabilmeye, maddi değerlere ulaşmak için zaman ve fırsat yaratmaya karşı verdiğimiz çaba, belki bir kısım dışarıya karşı bizi ayrıcalıklı hissettirdi ancak; içimize döndüğümüzde tatmin olamadığımız, mutluluk dileyip mutluluk değerlerimizin farkında bile olmadığımız, kaygılarımızla, zor duygularla ve stresle baş edemediğimiz bir yaşamın içinde debelenirken bulduk kendimizi. ‘’Bunu düşünmek istemiyorum.’’, ‘’işin içinden çıkamıyorum.’’ dediğimiz her ne varsa daha da içine aldı bizi. Yolumuza engel olarak gördüğümüz zor duygularla savaşırken daha da yorgun düştük her seferinde. Peki ya farklı olsaydı? Savaşmayı ya da kaçmayı seçmek yerine bu duygularla birlikte yaşamayı öğrenebilsek nasıl olurdu? Mindfulness işte tam da burada karşımıza çıkıyor.

Mindfulness ile ilgili konuşurken kendimize bazı soruları sormamız gerekiyor aslında. Gün içinde eylemlerimizin ne kadar farkındayız? Ne kadar andayız? Bu noktada ‘’otomatik pilot kavramı’’ ile karşılaşıyoruz. Zihnimiz otomatik bir şekilde çalışan bir mekanizmaya sahip. Böyle olmasa zaten her gün basit işlerimizi tekrar öğrenmemiz, tekrar baştan başlamamız gerekirdi. Eğer bir şeyler otomatik ve rutin şekilde ilerliyorsa, o an orada bulunmamız çok zor olabiliyor. Yemek yerken, araba kullanırken, sıradan bir iş gününde masada çalışırken… Zihnimiz bizi sürekli geçmişe, geleceğe sürüklüyor. Beynimiz olumsuzu görmeye daha yatkın olduğundan bu durum çok da olumlu olmayabiliyor. Amigdalamız bir bakıma sürekli görevde…

Zihnimizin otomatik pilotta çalışması hayatımızı kolaylaştırıyor ancak devamlı otomatik pilotta kalmanın bazı olumsuz yönleri de var. Peki olumsuz tarafta neler oluyor? Zihnimiz sürekli geçmişten, geleceğe uçuşuyor. Uçuşan bir zihin mutsuzluk getiriyor. Çünkü içsel olarak sürekli bir stres yaşıyor, olumsuz bir uyaran ile karşılaşıyoruz demektir. Amigdala sürekli arka planda çalışıyor, savaş ya da kaç tepkilerinde bulunuyor. Mindfulness ise otomatik pilottan çıkıp manüele geçmemizi, zihnimizi berraklaştırmamızı ve sağlıklı bir şekilde o anı yaşamamıza yardımcı oluyor.

Peki Nedir Mindfulness?

Mindfulness yani Bilinçli Farkındalık, en basit anlamıyla şimdiki zaman farkındalığı demektir. Anda gerçekleşen olayları, olayların bize hissettirdiklerini ve bize düşündürdüklerini fark ederken, aynı zamanda tüm bu süreci yargısız ve içtenlikle kabul edebilmektir. Deneyimsel bir süreci içinde barındıran Mindfulness, bu anlamda bize kavramsal olarak ne yapmamız gerektiğini öğretmenin yanı sıra bunları hayata geçirmeyi sağlayacak bir dizi beceriyi kazandırır.

Mindfulness, hem bilimi hem de büyük bir felsefeyi içinde barındırmaktadır.  Günümüzde çok popüler bir kavram olmasıyla beraber insanlar için yanlış anlamlara da çok açık olmuştur. Mindfulness dendiğinde insanlarda; meditasyon, dini veya kültürel bir eylem, iyi düşün iyi olsun gibi pozitif olma hali, anı yaşamak gibi yargılar akla gelmektedir. Bu yargılar üzerinden hem Mindfulness’ın ne olmadığını açıklayıp hem de ne olduğunu daha iyi kavrayabiliriz.

Mindfulness Ne Değildir?

Mindfulness; her zaman ve her yerde, herkes tarafından uygulanabilen bir pratiktir. Dine, kültüre özgü bir ritüel değildir. Temellerini Budizm’den almış olsa bile bu sadece onun felsefi yaklaşımını oluşturur, içerisinde herhangi bir ritüel veya dua barındırmaz. Kuramsal bir bilginin deneyime aktarılmasıdır. Bu nedenle egzersizler içeren bir deneyimdir. Bahsedilen egzersizler bazı kaynaklarda, genel anlamda meditasyon olarak geçmektedir. Yapılan pratikler rahatlatıcı özellikler barındırmakla beraber temel amaç rahatlamak değildir. Mindfulness dolaylı olarak stresi dengeler. Odaklanma ve farkındalık içeren bir deneyimdir. Kişilere pozitiflik vadetmez ya da buna vurgu yapmaz. Hayatın içerisinden her türlü olayı/durumu, -iyi-kötü- olduğu gibi görebilme becerisidir ve bu bireyin gerçeği görebilme-değerlendirme kapasitesini geliştirir. Çalışma sırasında duyumlanan olumsuz bir duygu ve düşünce deneyimlenebilir. Mindfulness bununla nasıl başa çıkacağımızı değil, bununla sağlıklı bir şekilde nasıl devam edeceğimizi öğretir. Başka bir deyişle, deneyimi değil, deneyimle olan ilişkimizi değiştirir. Mindfulness, anı yaşamak değildir. Anı deneyimlemek, o anın deneyimini fark edebilmektir. Yaşanan deneyimi olduğu gibi görüp, kabul edip, o anda kalma becerisidir.

Modern çağda günlük stres faktörleri, olumsuz yaşam durumları gittikçe artmaktadır. Amigdala stres durumunun veya olumsuz yaşantının şiddetinin değerlendirmesini yapmaz ve hemen tepkide bulunmamızı sağlar. Bu tepkiler savaş ya da kaçtır. Savaş ya da kaç stratejisi ile beynimiz bizi sürekli korumaya alır, önlem almamızı ve tepki vermemizi sağlar. Örneğin arkadaşınız ile telefonda bir durum üzerinden tartıştınız, amigdala sayesinde hemen tepkiye geçtiniz, bağırdınız ve telefonu yüzüne kapattınız. Mindfulness tam da burada ‘’dur, gözlem yap, kabul et ve bu anda kal’’ der. Duraklama anında beynimizde sezgi, empati, kontrol, problem çözme, mantık ve sosyal beceri gibi işlevlerle ilgilenen prefrontal korteks devreye girer ve amigdala ile ilişkiyi güçlendirir. Böylece daha bilinçli tepkilerde bulunuruz. Örneğin tartıştığımız arkadaşımıza sonradan pişmanlık duyulabilecek ani tepkide bulunmak yerine daha bilinçli bir yaklaşımda bulunabiliriz. Yani Mindfulness ile hemen tepki vermek yerine uyaran-tepki arası süre uzatılarak sağlıklı-sağlıksız ayrımında bulunuyor, daha bilinçli karar alıp tepkide bulunuyoruz.

Bu makale 15 Ekim 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Saime Çağlı

Uzm. Psk-.Psikoterapist  Saime Çağlı,  lisansını Ege Üniversitesi Psikoloji bölümünde  yüksek lisansını ise, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde tamamlayarak uzmanlığını almıştır. Halen  kurucusu ve ortağı olduğu Terapihane Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezinde çalışmalarına devam etmektedir.       UZMANLIK ALANLARI VE EĞİTİMLERİ   EMDR Yetişkin  ve EMDR Çocuk terapisi eğitimi, Davranış Bilimleri Enstitüsü Şema Terapi Eğitimi , Psikiyatrist Dr Alp Karaosmanoğlu Düşünsel Duygulanımcı Davranışçı Terapi Eğitimi, Albert Ellis Enstitüsü Aile Dizimi Eğitimi, Bert Hellinger Enstitüsü Gottman Çift Terapisi Eğitimi , Dr. John ve Julie Gottman Çift ve Cinsel Terapi Eğitimi Mehmet Zihni Sungur Oyun Terapisi , Prof.Dr. Ayşe Yalın Bilişsel  Davranışçı Terapi Eğitimi, Hakan Türkçapar Özgül Öğrenm ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Psikoloji
Uzm. Psk. Saime Çağlı
Uzm. Psk. Saime Çağlı
Samsun - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube